13,99 €
inkl. MwSt.

Versandfertig in über 4 Wochen
payback
7 °P sammeln
  • Broschiertes Buch

Bütün dünyanin gözleri önünde Avrupada katledilen Türkleri cok cabuk unuttuk. Dünyanin Türklerden özür dilemesini gerektiren sayisiz sebepten sadece biri MORA.Osmanlidan bagimsizlik hayaliyle yola cikan Rum Filiki Eterya ihtilal örgütünün 1814de baslattigi macera, 1821de hayal olmaktan cikti, 3 Subat 1830da, yani sadece 16 yil gibi kisa bir sonra gerceklerle bulustu. Elbette bu maceranin basariya ulasmasinda Helen dostu Avrupalilarin gayretleri, Rum isyancilarin hayallerinin cok ötesinde bir deger tasiyordu. Böylece ilk defa olarak Osmanli Balkaninda bir Hiristiyan devlet bagimsizlik…mehr

Produktbeschreibung
Bütün dünyanin gözleri önünde Avrupada katledilen Türkleri cok cabuk unuttuk. Dünyanin Türklerden özür dilemesini gerektiren sayisiz sebepten sadece biri MORA.Osmanlidan bagimsizlik hayaliyle yola cikan Rum Filiki Eterya ihtilal örgütünün 1814de baslattigi macera, 1821de hayal olmaktan cikti, 3 Subat 1830da, yani sadece 16 yil gibi kisa bir sonra gerceklerle bulustu. Elbette bu maceranin basariya ulasmasinda Helen dostu Avrupalilarin gayretleri, Rum isyancilarin hayallerinin cok ötesinde bir deger tasiyordu. Böylece ilk defa olarak Osmanli Balkaninda bir Hiristiyan devlet bagimsizlik kazanirken, fethinden itibaren Ege Denizinde mutlak Osmanli egemenligi de yine ilk defa olarak kisitlanmis oluyordu. Rum isyani kisa sürede acimasiz bir din ve irk savasi haline dönüstü. Avrupadan maddi-manevi destek gören Rumlar, hedeflerinin Morada bir tek Türk kalmayana kadar savasmak oldugunu en basinda acikca ilan ettiler. Olaylara sahit olan Avrupali yazarlarin anlattiklarina göre, isyan bölgelerinde öyle anlar yasanmisti ki, Türkler icin bazen ölüm kurtulus oluyordu. Osmanlinin Mora Müslümanlari olarak tanimladigi zümre, isyan bittiginde tamamen tarih sahnesinden silinmis durumdaydi. Yasama sansi bulan Mora Türkleri ise imparatorlugun cesitli yerlerinde zor sartlarda hayatlarini devam ettirdiler. O dönemde muhacir organizasyonu yapacak resm bir kurumun olmayisi, bu ilk Yunanistan göcmenlerinin acilarini daha da derinlestirdi. Isyanin bitiminde Yunanistandaki Türk emlak ve vakiflari tasfiye edilirken, bölgedeki asirlik Türk medeniyeti izleri de sonsuza kadar silinmis oluyordu.Bu eser, Türk-Yunan iliskilerinin tarih seyrindeki kirilma noktalarini, objektif-bilimsel kriterlerle ve birincil kaynaklar esliginde incelemesi bakimindan, süphesiz günümüz problemlerinin cözümüne isik tutacak önemdedir.