14,99 €
inkl. MwSt.

Versandfertig in über 4 Wochen
payback
7 °P sammeln
  • Broschiertes Buch

Iki bucuk yildan biraz fazla süren 12 Mart döneminin ilk yilinda benim basinda bulundugum hükümetler yönetim sorumlulugunu tasidi. Bu ilk bir yillik sürede gercekten olaganüstü kosullar vardi. O kosullara uygun tedbirler alinmak gerekiyordu. Sikiyönetim ilani, anayasanin bazi maddelerinin degistirilmesi, reform kanunlarinin hazirlanip parlamentoya sunulmasi gibi... Elestiriler ve yakinmalar, daha cok biz görevden ayrildiktan sonra 1973 yilinda ortaya döküldü. Öyle seyler söylendi ve yazildi ki insanin tüyleri ürperir. Bunlara cevap vermek, gercegi söylemek sikiyönetim makamlarina düserdi. Hala…mehr

Produktbeschreibung
Iki bucuk yildan biraz fazla süren 12 Mart döneminin ilk yilinda benim basinda bulundugum hükümetler yönetim sorumlulugunu tasidi. Bu ilk bir yillik sürede gercekten olaganüstü kosullar vardi. O kosullara uygun tedbirler alinmak gerekiyordu. Sikiyönetim ilani, anayasanin bazi maddelerinin degistirilmesi, reform kanunlarinin hazirlanip parlamentoya sunulmasi gibi... Elestiriler ve yakinmalar, daha cok biz görevden ayrildiktan sonra 1973 yilinda ortaya döküldü. Öyle seyler söylendi ve yazildi ki insanin tüyleri ürperir. Bunlara cevap vermek, gercegi söylemek sikiyönetim makamlarina düserdi. Hala da onlara düser. Örnegin, ölüm tehlikesi karsisinda olan bir hasta tutuklunun tedavisine izin vermemek, bu yüzden ölümüne neden olmak suclamasi yapildi, gazetelerde günlerce yazildi öyküsü uzun uzun anlatildi. Sikiyönetim savcilari, doktorlari adlariyla teshir edildi. Hicbirisinden cevap cikmadi. Bagli olduklari üst makamlardan da bir ses yükselmedi. Isin bir de eglenceli yani var 12 Marta catanlar, o dönemi kötüleyenler, yeri geliyor o dönemde alinan tedbirlere siginiyorlar, onlari övüyorlar. Begenmedikleri bir anayasa degisikligine dayanarak yetkiler kullaniyorlar, kararnameler cikariyorlar. Begenmediklerini söyledikleri bir yasayi, kendileri hükümet icinde ve basindayken, degistirmeye girismeyenler, muhalefete gecince, o yasa aleyhine yeri gögü inleten bir savas veriyorlar. Kimi zaman da roller degisiyor. Dün söven bugün övüyor. Bugün begenen ertesi gün kötülüyor. Fakat, kisa bir süre sonra, askerlerin kendi iclerinde birtakim sürtüsmeler, görüs ayriliklari bas gösterecekti ve subaylar arasindaki sürtüsmeler, fikir ayriliklari ne yazik ki, dünyanin her yerinde oldugu gibi, bizde de mutlak aralarinda bir silahli catismaya isi götürecekti. Askerler arasindaki bu silahli catismanin sonu nereye varir, onu düsünmek lazimdi. Org. Tagmac bir seferinde, Cankayada, Ekim 1971 bunalimi esnasinda Sunay nezdinde yaptigimiz toplantida, Demirele ve biraz da sert bir sekilde Ben size ordu elden gidiyor dedim, aldirmadiniz. Iste gitti ordu elden. Simdi toparlamaya calisiyoruz, yine de yardimci olmuyorsunuz demisti. Düsünülürse ki Muhsin Baturun birinci muhtirasi Ocak 1970te verilmistir. Demek ki 12 Mart 1971 Muhtirasini vermeden 14-15 ay önce, Muhsin Batur yazili olarak Milli Güvenlik Kurulunun dikkatini memleketi tehdit eden tehlikeler üzerine cekmis bulunuyordu.