10,99 €
inkl. MwSt.

Versandfertig in über 4 Wochen
payback
5 °P sammeln
  • Broschiertes Buch

Bu masal; Misirin kadim zamanlarindan, sicak köle pazarlarindan, yorgun Yahudi duvar iscilerinin arasindan kücük bir toz zerresi gibi havalaniyor, bozkirin kurak ve öfkeli rüzgarlarinda savrulup Ertugrulun o nazenin Domanicine ve sancagini gözyaslari icinde diktigi Sögüte savruluyor. Ibranice fisildayan atalarinin fisiltilarindan kulaklarini tikayarak kacan ve bir yandan da dedesi Musanin Tur Daginda yaktigi atese, bir ates böcegi misali dönen bir adamin gizli dehlizlerinde tomurcuklaniyor. Bu tomurcuk, cekik gözlü bir Kayi kadinin rahminde filizleniyor. Cicek aciyor kadinin rahmi ve elleri,…mehr

Produktbeschreibung
Bu masal; Misirin kadim zamanlarindan, sicak köle pazarlarindan, yorgun Yahudi duvar iscilerinin arasindan kücük bir toz zerresi gibi havalaniyor, bozkirin kurak ve öfkeli rüzgarlarinda savrulup Ertugrulun o nazenin Domanicine ve sancagini gözyaslari icinde diktigi Sögüte savruluyor. Ibranice fisildayan atalarinin fisiltilarindan kulaklarini tikayarak kacan ve bir yandan da dedesi Musanin Tur Daginda yaktigi atese, bir ates böcegi misali dönen bir adamin gizli dehlizlerinde tomurcuklaniyor. Bu tomurcuk, cekik gözlü bir Kayi kadinin rahminde filizleniyor. Cicek aciyor kadinin rahmi ve elleri, gözleri, bedeni Israil; ama dilleri ve halleri Bozok olan bir genc kiza dönüsüyor. Bu arada Mezopotamyada calan saman davullarina ragmen, Gürbüz Hanin sülalesinden gelen bir halk, kendi kozasini örüyor, alacali bir kelebege dönüsmek icin Dogunun en izbe, en kurak, en ac bozkirlarindan kacan Oguz asiretleri yüzlerine batiyi caliyorlar. Masal, Bizi cölün ucsuz bucaksiz saldirgan düzlüklerinden, Yahudi oglanlarinin kilictan gecirildigi o kabuslu zamanlarda yakaliyor, kozasindan cikan 24 asiretin o kelebek zamanlarina; Osman Beyin yagiz delikanlilik cagindan güclü ve kararli bir beye devsirildigi yillara getiriyor. Domanicinde cadirlar kuruluyor, atlarinin kuyruklari baglaniyor, agitci kadinlar daha cok kanli gözyasi icin yanaklarini kanatiyor, efsunlar dökülüyor, abalar dokunuyor, hayaller kuruluyor, kiliclar cekiliyor, yigitler büyütülüyor, dergahlar zikirlerle inliyor, bilgeler konusuyor, beyler dinliyor. Ertugrulun esmer ogullari yüzlerini, günese ceviren aycicekleri gibi susuzluktan kirilmis asiretlerini; denizi bol, limani bol, acik tenlI kadini bol, topraklara ceviriyorlar. Toprak düpedüz kaderdir. diyor Osman Bey, Ölülerimizi sulak topraklara gömme zamanidir Masal, Bu degisen ve dönüsen zamanin arasindan bir aralik bulup deli bir aska dönüsüyor ayrica. Bir beyin ogluna, bir rüyanin, bir düsün veliahdina duyulan bir aska Elif olarak basliyor bu ask ve vav olarak devam ediyor. Bize bu degisen ve kanli dünyada bile bazi hikayelerin hep ayni hikayeler oldugunu anlatiyor. Orhan, diye fisildiyor, Orhan, o güzel beyin oglu, sen bir sehirden daha degerli misin Masal, Ihtiyar bir meddah gibi okuyucusunu kah bir cöle, kah bir bozkira, kah bir bey cadirina, kah bir mürsidin dizinin dibine, kah bir sölen yemegine, kah bir tekfur kalesine, kah bir yarali kalbin icine firlatiyor ve tarihin o gizli dehlizlerinden gelen bu büyülü ve agulu hikayeleri anlatiyor. Bu yüzden issiz limanlara ulasmasi gerek