20,99 €
inkl. MwSt.

Versandfertig in über 4 Wochen
payback
10 °P sammeln
  • Broschiertes Buch

Sinemaya yogunlastigi calismasinin bu ikinci cildinde Gilles Deleuze, ilk ciltte Sinema I Hareket-Imge Peirceten esinlenerek gelistirdigi sinemaya özel göstergeler tablosunu sinemada ortaya cikan yeni kavramsal pratiklerin izini sürerek tamamliyor. Bunun icin, 2. Dünya Savasi öncesi sinemayi karakterize eden eylem temelli sinemadan farkli, duyu-motor zincirinin koptugu ve bu sayede zamani dolaysiz bir sekilde sunma kapasitesine kavusan yeni bir imge türü ayirt ediyor. Deleuzeün zaman-imge kavramiyla karsiladigi bu yeni sinemada temel soru sonraki imgede ne görecegiz olmaktan cikip imgede…mehr

Produktbeschreibung
Sinemaya yogunlastigi calismasinin bu ikinci cildinde Gilles Deleuze, ilk ciltte Sinema I Hareket-Imge Peirceten esinlenerek gelistirdigi sinemaya özel göstergeler tablosunu sinemada ortaya cikan yeni kavramsal pratiklerin izini sürerek tamamliyor. Bunun icin, 2. Dünya Savasi öncesi sinemayi karakterize eden eylem temelli sinemadan farkli, duyu-motor zincirinin koptugu ve bu sayede zamani dolaysiz bir sekilde sunma kapasitesine kavusan yeni bir imge türü ayirt ediyor. Deleuzeün zaman-imge kavramiyla karsiladigi bu yeni sinemada temel soru sonraki imgede ne görecegiz olmaktan cikip imgede görülecek olan nedir haline gelecektir. Pek cok kisi icin, felsefe yapilan bir sey degil, hazir bir gökyüzünde halihazirda yapilmis olarak bulunan bir seydir. Ne var ki felsefi kuramin kendisi de, nesnesi kadar bir pratiktir. Nesnesinden daha soyut degildir. Bir kavramlar pratigidir ve onu ic ice gectigi diger pratiklerin isiginda yargilamak gerekir. Bir sinema kurami sinema üzerine degil, sinemanin yol actigi ve kendileri de baska pratiklere karsilik gelen baska kavramlarla iliski icerisinde olan kavramlar üzerinedir ve bir nesnenin diger nesnelere göre bir önceligi olmadigi gibi, genel olarak kavram pratiginin de diger pratiklere göre hicbir önceligi yoktur. ... Büyük sinema yönetmenleri büyük ressamlar veya büyük müzisyenler gibidir kendi yaptiklari hakkinda en iyi konusacak olan onlardir. Fakat konusurken baska bir sey haline gelirler; filozof veya kuramci olurlar; kuramlarla isi olmayan Hawks icin dahi, kuramlari kücümser gibi yapan Godard icin dahi bu gecerlidir. Sinemanin kavramlari sinemada verili degildir. Yine de bunlar sinemanin kavramlaridir, sinema üzerine kuramlar degil. Öyle olur ki, daima günün öyle bir saati gelir ki, gece yarisinda veya gün ortasinda artik sinema nedir diye degil, felsefe nedir diye sormak gerekir. Bir imge nasil ayakta kaliyor, iste bütün mesele bu