13,99 €
inkl. MwSt.

Versandfertig in über 4 Wochen
payback
7 °P sammeln
  • Broschiertes Buch

Türkiye Cumhuriyetinin kurulmasina dayanak teskil eden Lozan Konferansi, uluslararasi alanda devletimizin tescili anlaminda degerlendirilmelidir. Lozan, Birinci Dünya Savasini kazananlarla, Istiklal Savasini kazananlar arasinda, esitlerin cetin diplomatik müzakereleriyle imzalanmis bir belgedir. Birinci Dünya Savasindan sonra imzalanan antlasmalarin hicbiri bugün gecerliligini korumazken, Lozan Antlasmasi 94 yilini devirmis dimdik ayakta durmaktadir. Kitabimizin konusunu teskil eden mübadele meselesi 30 Ocak 1923 tarihinde imzalanan bir sözlesme ve protokolle karara baglanan Türk ve Yunan…mehr

Produktbeschreibung
Türkiye Cumhuriyetinin kurulmasina dayanak teskil eden Lozan Konferansi, uluslararasi alanda devletimizin tescili anlaminda degerlendirilmelidir. Lozan, Birinci Dünya Savasini kazananlarla, Istiklal Savasini kazananlar arasinda, esitlerin cetin diplomatik müzakereleriyle imzalanmis bir belgedir. Birinci Dünya Savasindan sonra imzalanan antlasmalarin hicbiri bugün gecerliligini korumazken, Lozan Antlasmasi 94 yilini devirmis dimdik ayakta durmaktadir. Kitabimizin konusunu teskil eden mübadele meselesi 30 Ocak 1923 tarihinde imzalanan bir sözlesme ve protokolle karara baglanan Türk ve Yunan Nüfus Mübadelesine Iliskin Sözlesme ve Protokol basligini tasiyan anlasmadir. Lozan Konferansinda, taraflarin üzerinde mutabik kaldiklari ilk iki metinden biridir. Nüfus Mübadelesi Antlasmasi, her iki ülkedeki azinliklari göcmen haline getiren on yil sürecek olan döneme resmi bir nitelik kazandirmistir. Ayrica bu sorunun cözülmüs olmasi, mübadillerin nakillerinden, onlarin gittikleri bölgelerde ekonomik anlamda bütünlesmelerine kadarki sürecte hükümetlerin siyas ve iktisad adimlar atmasini da gerekli kilmistir. Savastan yeni cikmis, cökmüs bir ekonomiye sahip Türk Hükümeti, Yunan ordusunun verdigi zarar, yikim ve felaketler sonucu evsiz barksiz kalan insanlarin durumuyla ugrasirken mülteci gercegiyle karsi karsiya kalmistir. Yunanistandan göce zorlanmis olan Türkler, tarlalarini ve bahcelerini daha mahsulünü toplayamadan oldugu gibi birakarak, hicbir zarar vermeden evlerini baglarini ve bahcelerini terk etmek zorunda birakilmislardir. Bütün bu olumsuzluklara ragmen, biraktiklari yerlerin hatiralarini hic unutmayarak, yerlestikleri bölgelerde daima yapici bir rol oynadiklari kisa süre icinde katildiklari toplum ile kaynasmanin saglandigini görmekteyiz.