13,99 €
inkl. MwSt.

Versandfertig in über 4 Wochen
payback
7 °P sammeln
  • Broschiertes Buch

Söylem analizi ile ilgili olarak ifade etmekte yarar bulunan iki temel kaide söz konusudur. Cünkü bu iki kaide, elinizdeki kitapta kullanilan analitik uygulamalarin tabiatini belirleyici niteliktedir. Birinci kaide, belli bir tarihsel, kültürel ve medeniyetsel ortam icerisinde üretilmis olan söylemlerin birbirlerinden bagimsiz ya da birbirlerine kapali olmadiklaridir. Herhangi bir söylemin diger bir söyleme karsi uyguladigi ötekilestirme ve yok etme enstrümanlari, bu öteki söylemin -degisik yapisal derecelerde- söz konusu söylemin yapisi icerisindeki mevcudiyeti anlamina gelmektedir. Tabii ki…mehr

Produktbeschreibung
Söylem analizi ile ilgili olarak ifade etmekte yarar bulunan iki temel kaide söz konusudur. Cünkü bu iki kaide, elinizdeki kitapta kullanilan analitik uygulamalarin tabiatini belirleyici niteliktedir. Birinci kaide, belli bir tarihsel, kültürel ve medeniyetsel ortam icerisinde üretilmis olan söylemlerin birbirlerinden bagimsiz ya da birbirlerine kapali olmadiklaridir. Herhangi bir söylemin diger bir söyleme karsi uyguladigi ötekilestirme ve yok etme enstrümanlari, bu öteki söylemin -degisik yapisal derecelerde- söz konusu söylemin yapisi icerisindeki mevcudiyeti anlamina gelmektedir. Tabii ki bu durum, söz konusu öteki söylemin, ilk söylem icerisinde mantuk ve mefhum düzeyinde bütünüyle yok olmadiginin varsayilmasi ile birlikte söz konusudur, cünkü böyle bir yokluk, sadece söz konusu yok etme, ortadan kaldirma faaliyetinin basarili bir sekilde gerceklestirilmesi faaliyetinden ibarettir. Buna bir de söz konusu söylemlerin büyük oranda, kendi mantuk ve mefhumlarini ve yapilarini belirleyen ortak problematik hususunda müsterek olduklarini ilave ettigimizde, öteki söylemlerden bagimsiz bir söylemden söz etmenin inceleme konusu olan söylemin sahte ve sanal bir sekilde ele alinmasina sebep olacak bir basitlestirmeden baska bir sey olmadigini anlamis oluruz. Ikinci kaide, bütün söylemlerin, söylem olmalari itibariyle esit olduklari seklindedir. Bu durumda herhangi bir söylemin hakikati tek basina kusattigini, tekelinde bulundurdugunu iddia etmek gibi bir hakki yoktur, cünkü bunu yaptigi, bu iddiayi seslendirdigi anda, aslinda kendisinin sahte bir söylem oldugunu belirtmis olacaktir. Belli bir toplumsal, siyas ve tarihsel baglam icerisinde herhangi bir söylem genis bir yayilma ve hakimiyet alani bulabilir ve bu durum onun diger söylemler üzerinde egemenlik kurmasina, onlari merkezin disina itmesine, ilgi alanlarinin ve dikkatlerin disina cikarmasina sebep olabilir. Ancak insan toplumlarin tümünü kusatan kültür tarihi bize sunu ögretmektedir ki belli bir söylemin saglamis oldugu bu türden bir hakimiyet ve üstünlük, siyas baskilar, toplumsal boyun egdirme faaliyetleri ve en iyi durumda sahte bir kitlesel bilinc olusturma gibi eylemler üzerinden gerceklesmektedir. Bu nedenle söylem analizi yöntemi burada Smümkün mertebe- bazi söylemleri dinin tam orta yerine yerlestirmeye, onlari insanlara dinin bizzat kendisi olarak sunmaya yönelik geleneksel olarak yerlesmis ve medya üzerinden propagandasi yapilarak sabitlestirilmis olan birtakim yanlis ve yaniltici etiketlere, yaftalara teslim olmaktan titizlikle uzak duracaktir. Buna ilaveten sunu ifade etmek gerekmektedir ki dinin bizzat kendisi, anlamlari baglam üzerinden yani birer söylem seklinde belirlenip ortaya cikan birtakim metinlerin olusturdugu bir metinler bütününden baska bir sey degildir. Söylemin din hitabin kaynak olarak ilah olmasi ilah kaynakli olmasi, onun tarihsel, kültürel ve toplumsal baglami icerisinde bütün problemleri ile birlikte insan dilinde somutlasan bir ilah hitap olarak analiz edilebilir olmadigi anlamina gelmemektedir.