11,99 €
inkl. MwSt.

Versandfertig in über 4 Wochen
  • Broschiertes Buch

Etik, insanin dünyayi ve bu dünyayla etkilesimini anlamlandirma cabasinda ussal olarak olusturdugu ilkelerin kurdugu bir düzen. Bu anlamda etik anlayisinin tam olarak ne zaman basladigini bilmesek de varligini hep sürdürdügünü biliyoruz. Artik etik diye bir sey kalmadigindan yakinanlar bile bunu kafalarindaki bir etik anlayisa dayanarak söylüyorlar. Hatta toplumsal gelismelerin insanlar arasi iletisimi daha karmasik ve aracili hale getirdigi bu asamada etigin ortadan kalkmak bir yana, tam tersine daha da önemli hale geldigi söylenebilir. Toplumsal iliskilerde iletisimin önemi ve agirligi…mehr

Produktbeschreibung
Etik, insanin dünyayi ve bu dünyayla etkilesimini anlamlandirma cabasinda ussal olarak olusturdugu ilkelerin kurdugu bir düzen. Bu anlamda etik anlayisinin tam olarak ne zaman basladigini bilmesek de varligini hep sürdürdügünü biliyoruz. Artik etik diye bir sey kalmadigindan yakinanlar bile bunu kafalarindaki bir etik anlayisa dayanarak söylüyorlar. Hatta toplumsal gelismelerin insanlar arasi iletisimi daha karmasik ve aracili hale getirdigi bu asamada etigin ortadan kalkmak bir yana, tam tersine daha da önemli hale geldigi söylenebilir. Toplumsal iliskilerde iletisimin önemi ve agirligi arttikca, iletisim etigi de giderek daha cok gündeme geliyor. Bunun baslica iki nedeninden söz edilebilir Birincisi düzenleyici kurallarin cogu zaman toplumsal degisimin hizina ayak uyduramamasi. Bir kuralin yayilip benimsenip yerlesmesi belli bir zaman alirken, özellikle toplumsal degismelerin hizli gerceklestigi dönemlerde kural ihlalleri istisna olmaktan cikip norm haline gelebiliyor. Kurali cignemenin getirisinin kurala uymaninkinden fazla oldugu ortamlarda yoklugu en cok duyulan sey etik oldugu icin ac bir insanin sürekli yemekten söz etmesi gibi en cok konusulan sey de etik oluyor. Ikincisi ise tartismalari yalnizca etikle sinirlandirmanin zararsiz olmasi. Agir bir yaptirim icermedigi icin toplumsal pek cok sorunu coklu baglamlar yerine yalnizca etik alaninda tartismak, bazen kural ihlallerinin arkasindaki iktidar yapilarinin sorgulanmasini da gözlerden saklayan bir islev görüyor. Sorunlarin nedenlerine inerek daha radikal cözümler aramak yerine sonuclari iyikötü ya da dogruyanlis ekseninde ayirarak olumsuz olanlari yasaklamak yüzeysel kalabiliyor. Bir de söz konusu kurallar cogunlugu kapsamiyor ve kurallarin uygulanmasini saglayacak mekanizmalar da gelistirilmiyorsa etik konusu toplumsal kökenlerinden soyutlanip neredeyse bireysel vicdanlara hapsediliyor. Bu noktada her seyin etikle cözülemeyeceginin bilincinde olmak önemli; ama sinik bir tavirla etigi insan eyleminin tamamen disinda birakmak da cogu zaman var olan iktidar yapilarinin sürdürülmesine hizmet edebiliyor. Cünkü etik davranislarin arkasinda yatan ilkeleri kavramayi, sorgulamayi, yargilamayi, hesap sormayi ve iyinin aranmasinda sürekli uslamlama yapmayi sagliyor. Iletisim teknolojilerinin gelismesi ve yayilmasi bu teknolojilere bagli toplumsal etkinlik alanlarini genisleterek, tüm teknolojik gelismelerde oldugu gibi cesitli düzeylerde etik sorunlarla yüzlesilmesini gerektirdi. Cünkü iletisim aglarinin yönetimi konusu, teknolojinin tasarlanacagi bicimden, bu teknolojiyi kimlerin nasil ve ne kadar kullanacaginin belirlenmesine kadar degisen durumlarda kararlar alinmasini ve etik secimler yapilmasini icerir. Dolayisiyla yeni medya konusu da etik meselelerden ayri düsünülemez. Filtrelemeden entelektüel mülkiyet haklarinin korunmasina kadar teknik araclarla ilgiliymis gibi görünen pek cok konu bile filtreleme ölcütlerini kimin olusturacagindan hakkin nasil tanimlanacagina kadar toplumsal ve etik secimlerle ilgilidir. Teknoloji boslukta gelismedigi, tam tersine siyasal secimlerle ilgili oldugu icin toplumsal diyalog ve toplumsal sorumluluk gibi kavramlarin daha insani aglar yaratabilmek icin yapilacak düzenlemelere rehberlik etmesi gerekiyor. Iletisim alaninin düzenlenmesinde gözden kacirilmamasi gereken en önemli konu ise alanin özgürlüklerle ic ice olmasi. Kisilerin ifade özgürlügü hakki ve bilgi edinme hakki gibi temel haklarini kullanabilmeleri icin sorunlar karsisinda kisitlayici, sinirlandirici, baskici yasalara basvurmak yerine etik bilincin yerlestirilmesi yeni medya alaninda daha bir önem kazaniyor. Öte yandan, yeni medyanin siber suclari ve gözetimi artirma gibi tehlikeli yanlarina iliskin hukuksal düzenlemeler icin de moral panik yaratmak yerine kisi hak ve özgürlüklerinin, kisisel bilgilerin, mahremiyetin korunmasinda yasalara rehberlik edecek etik ilkelerin gelistirilmesi gerekiyor. Elinizdeki kitap, sözü edilen eksikliklerin giderilmesinde önemli bir katki sunuyor. Ortadogudaki gelismeler ve Gezi Parki Direnisinin de gösterdigi gibi, siber uzamdaki sorunlari ele almada yetersiz kalan geleneksel medyaya iliskin etik tartismasini yeni medya baglaminda yeniden ele aliyor. Binark ve Bayraktutan bu calismada, yeni medya ortamlarindaki etik sorunlari saha calismasinin bulgulariyla degerlendiriyorlar. Yeni medya profesyonelleri, sivil toplum kuruluslarinin, kamu kuruluslarinin ve meslek örgütlerinin temsilcileri, akademisyenler, hukukcular gibi cok sayida kisinin düsünce ve deneyimlerini icermesi de calismanin bir diger katkisi. -Ruhdan Uzun-
Hinweis: Dieser Artikel kann nur an eine deutsche Lieferadresse ausgeliefert werden.