
Zamani Gecerken
Versandkostenfrei!
Versandfertig in über 4 Wochen
14,99 €
inkl. MwSt.
PAYBACK Punkte
7 °P sammeln!
Öykünün öyküsü Zamani Gecerken Bir süredir bu platform üzerinden düsüncelerimi, kendi kendime ise hislerimi yaziyorum. Yazar da bir marka midir isimli denememde ise, Zamani Gecerken isimli dosyami paylasmayi düsündügümden; ancak bir referans noktasi, marka degeri olmayan bir yazarin eser yayinlamasinin ne kadar zor oldugundan bahsetmistim. Zamani Gecerken yayinlandi. Bu denemeyle de yayinlanma hikayesini anlatmayi deneyecegim. Cocukken en büyük hayalim bir kitabim olmasiydi. Dolayisiyla hep bir seyler yazip durdum. Henüz yazmayi bilmiyorken bile, uydurdugum seyleri anneme yazd...
Öykünün öyküsü Zamani Gecerken Bir süredir bu platform üzerinden düsüncelerimi, kendi kendime ise hislerimi yaziyorum. Yazar da bir marka midir isimli denememde ise, Zamani Gecerken isimli dosyami paylasmayi düsündügümden; ancak bir referans noktasi, marka degeri olmayan bir yazarin eser yayinlamasinin ne kadar zor oldugundan bahsetmistim. Zamani Gecerken yayinlandi. Bu denemeyle de yayinlanma hikayesini anlatmayi deneyecegim. Cocukken en büyük hayalim bir kitabim olmasiydi. Dolayisiyla hep bir seyler yazip durdum. Henüz yazmayi bilmiyorken bile, uydurdugum seyleri anneme yazdiriyordum. Masallar, mesajlar, siirler, denemeler, ödevler, research proposollari, niyet mektuplari, proje briefleri Ne yapiyor olursam olayim, hep bir seyler yaziyordum. Yani aslinda kendimle konusuyordum. Okumak, özellikle kendine karsi bir nebze dürüst olabilen birini okumak sohbet etmek demek benim icin. Kendi hizimda birini tanimak, yalnizca yazili metni degil, metni bir araya getiren unsurlari da okumaya calismak. Yazmak ise kendimi okumak demek. Kendime dönüp bakmak, burada ne demek istemisim, neden böyle hissetmisim diye düsünmek demek. Dolayisiyla drive dosyam farkli baslikta dosyalarla dolu. Arastirmak istedigim fikirler, okudugum seylerden notlar, derinlesmek istedigim konularda ilk aklima gelenler, hic düsünmeden ve arastirmadan akisinda yazdigim seyler Özellikle zor dönemlerimde akisinda yazdigim seyler artiyor, yalniz kalmakta zorlandigim zamanlar yazarak kendimle daha cok konusuyorum. Böyle bir dönemde yazdigim dosyaya ise Zamani Gecerken basligini atmistim. Hayatimda zamanin bir türlü gecmedigini hissettigim bir dönemde, sanirim zamani ben gecmek istiyordum. Yazarak bulundugum andan uzaklasmak, kendi kendime arkadaslik ederek daha zamansiz hissetmek Bu dosyanin kapandigiini, yeni bir seyler yazabilmeye gecebilecegimi sonu yazdigimda anladim. Sonu dedigime bakmayin, kitabin sonu bana ortalarda bir yerlerde gelmisti. Sürekli ayni seyi yazarak, lafi dolandirarak neyi erteledigimi bu son ortaya ciktiginda fark ettim. Ne yazdigimi bile ancak sonu yazinca anladim Bir yüzlesme öyküsü. Spoiler Alert Sanirim ne yazdigimi anlayinca degil de, bunun kimle yüzlesme oldugunu anlayinca bu dosya zihnimde tamamlanmis oldu. Kayipla yüzlesmeye calistigimi zannederken kendimle yüzlestigimi fark edince yani. Kendi zihnimin, kendi zamanimin disina cikmaya calistigimi zannederken, yalnizca bu ikisini kesfetmekte oldugumu görünce. Bu yüzden bu kitabin sonu, hatta tamami Eliften Elife bir mektup aslinda. Öyleyse neden bu dosya bir kitaba dönüstü Bilim ve edebiyat arasindaki en temel fark birinin maddeyi, digerinin insani ele almasi olsa gerek. Bu nedenle dissal olay örgüleri yerine, icsel gelgitleri takip etmek benim icin okumayi sohbet etme haline dönüstüren sey. En bireysel, en icten ve bize özgü hissettiren sey de bu yüzden genelde en evrensel deneyim anlatisi oluyor aslinda. Olay ne kadar mikro ve yerel ise, deneyim o kadar evrensellesiyor. Benim kendi hislerimi evrensel sekilde anlatmis olmaya dair bir iddiam yok. Aksine, yazdiklarimin kendime bir mektup oldugunu, unutmak isteyecegim bir zamani ironik bir sekilde kayda gectigimi düsünüyordum. Ta ki yazdiklarim baska bir Elife ulasana kadar. Elifin Elifle yüzlesmesini yazarken, böyle bir sey yasayacagimi hayal bile edemezdim. Cok sevdigim arkadasim ve piyano ögretmenim araciligiyla dosyami baska bir Elif daha okudu Elif Doruk. Elif, benim icin bir ilham kaynagi, kendi yayinevi olan bir girisimci. Zamani Gecerkende Elifin Elifle karsilasmasini yazdigimda, ayni zamanda Elif Dorukla karsilasma sahnemi yazdigima dair hicbir fikrim yoktu. Elif ile ilk konustugum anda, bu ilk kitap yolculuguna onunla cikmak istedigimi anladim. Yazmak bireysel bir eylem, yayinlamak ise bir takim isi Kitabimla ilgili ilk metnimi madem Linkedinde yaziyorum, bu platforma yönelik bir baslik da atmasam olmaz. Elif dosyami yayinlamak istedigini söylediginde, dosyanin bir kitaba dönüsmesi icin iki asama kalmisti Ön ve arka kapak. Neden bir kitabi kapagina göre yargilama deriz Yazari ve icerigi hakkinda bir fikrimiz yoksa, kitabin kapagi disinda baska nereye bakabiliriz ki Ön kapak tasarimi icin ilk aklima gelen kisi eski is arkadasim Ismail Günbay oldu. Tasarimin nasil bir sey olacagindan bagimsiz, gelecekte ilk kitabimin kapagini Ismail tasarlamisti diyebilmenin beni cok mutlu edecegini düsündüm. Ismail de beni kirmadi ve ön kapagi hazirladi. Gördügümde icimi acan bu tasarim icin kendisine ne kadar tesekkür etsem az. Arka kapak icin kitabi yansitan bir sey hazirlamak, bu sürecin nasil olmasi gerektigini kestirmek ise benim icin cok daha zordu. Cünkü kendi yazdiklarimi okumak utanc verici geliyordu, onlari aciklayan ya da degerlendirenözetleyen bir aciklama yazma fikri ise bogucuydu. Bu nedenle yapisöküm yetenegine hayran oldugum bir yazar olan Yalin Alpaya dosyami gönderdim ve arka kapak icin bir paragraf yazmak ister mi diye sordum. Arka kapak da bu sekilde ortaya cikmis oldu. Acemi bir yazara kulak verdigi, yazdiklarima geri bildirim sagladigi icin kendisine minnettarim. Sonrasi ise benim tarafimda bilinmezliklerle dolu bir sürecti. Hic deneyimim olmayan bir alanda, farkli iterasyonlarla, belli bir sablon izlemeden bu sürecte ilerliyor olma hissi hem heyecan verici, hem de duygusal anlamda biraz yorucuydu. Bu yolculuktaki eslikcim Elif gibi biri oldugu icin ise cok sansliyim. Bana yol boyunca deneyimsiz bir yazar gibi degil, yayinevinin bir parcasi gibi hissettirdi ve görüslerimi önemsedi, yaraticiligima alan acti. Peki simdi Farkli farkli dosyalarda yazmaya devam ediyorum. Zamani Gecerken boyutuna ulasan, düsüncelerimi degil, hislerimi yazdigim yeni bir dosya daha var Zamani Gectikten Biraz Sonra. Bu dosyayi da bir gün paylasmaya hazir hisseder miyim bilmiyorum. Sanirim en garip tarafi da kitabi olan biri gibi hissetmiyorum. Arzunun dogasi öyledir ya, gerceklesen bir arzu artik gecmisin arzusu olmak zorundadir. Bir zamanlar en büyük hayallerim Bogazicine gitmek, farkli ülkeler görmek, sevdigim islerde calismak, kendi isimi yapmakti. Bunlar gerceklestikce, hayal ettigim zamani hatirlayip minnettar hissetim. Ancak hayaller kurarken her seferinde unuttugum bir sey vardi Bunlarin gerceklestigi gün ben farkli bir kisi olmuyordum, büyümek ve farklilasmak cok daha uzun zamana yayilan, tek bir esik noktasina bagli olmayan seylerdi. Bogazicine gitmeyi hayal eden ben ve tercih sonucunu ögrenen ben arasinda bir noktada yalnizca bir gün fark var. Sonuc aciklandigi gün, hayalci ben ve Bogazicili benin kesisim noktasi. O noktada ne artik bu yalnizca bir hayal, ne de tam anlamiyla gerceklikti. Cünkü üniversiteli olmak, o deneyimin beni dönüstürmesi yillara yayilacak olan bir olaydi. Sanirim is hayatina atilmak ya da kitap yazmak da böyle bir sey. Insan kitabi basildi diye yazar gibi hissetmiyor, bir yola cikmis gibi hissediyor sadece.