Yesil Yeni Düzen
Versandkostenfrei!
Versandfertig in über 4 Wochen
13,99 €
inkl. MwSt.
PAYBACK Punkte
7 °P sammeln!
Batili erken kapitalistlesmis ülkelerin refah düzeylerinin bozulmasi acisindan bir kriz dönemi olan 1970li yillar cevresel bozulmalarin da giderek daha fazla gün yüzüne ciktigi bir dönemdi. Krizin cözümü icin iki secenek bulunuyordu Toplumsal hareketlerin dillendirdigi piyasaya dayanmayan yasam bicimlerine yönelmek ya da dogayi kullanarak ekonomik büyüme iliskisine piyasa ekonomisi icinde cözüm bulmak; ikinci secenek tercih edildi. Bu secenek, kalkinma yaklasiminda ekonomik büyüme disinda yiyecek, saglik, konut ve egitim gibi temel ihtiyaclara yönelik baska somut göstergeler...
Batili erken kapitalistlesmis ülkelerin refah düzeylerinin bozulmasi acisindan bir kriz dönemi olan 1970li yillar cevresel bozulmalarin da giderek daha fazla gün yüzüne ciktigi bir dönemdi. Krizin cözümü icin iki secenek bulunuyordu Toplumsal hareketlerin dillendirdigi piyasaya dayanmayan yasam bicimlerine yönelmek ya da dogayi kullanarak ekonomik büyüme iliskisine piyasa ekonomisi icinde cözüm bulmak; ikinci secenek tercih edildi. Bu secenek, kalkinma yaklasiminda ekonomik büyüme disinda yiyecek, saglik, konut ve egitim gibi temel ihtiyaclara yönelik baska somut göstergelerin de ön plana cikarilmasini gerekli kiliyordu. Bu yeni yaklasima göre yoksulluk ve toplumsal esitsizlikler, gelir dagilimi adaletsizligi ve bölüsüm sorunundan ibaretti. Böylece sistemin sürekli büyüme mottosu perde arkasina itildi. O zamandan bugüne cevrenin korunmasiyla kalkinma birlikte ele aliniyor; ancak sistem hala ekonomik krizler ve ekolojik tahribat yaratmaya devam ediyor. Küresel ekonomik krizin 2007de tekrar etmesinden sonra gündeme gelen Yesil Yeni Düzen kavrami, ekonomik, sosyal ve eko- lojik bakis acisina sahip bir cözüm önerisi olarak karsimizda duruyor. Henüz, 1980lerin sonunda ortaya cikan sürdürülebilir kalkinma kadar popüler olmasa da, dünya capinda tartismaya acilan bu yeni kavram, Avrupa ülkeleri tarafindan enerji basta olmak üzere pek cok alanda kimi unsurlariyla uygulanmaya baslandi. Diger yandan uluslararasi kamuoyunda ülkelerin ve yurttaslarin cevre koruma ko -nusundaki yükümlülükleri tartisilmaya devam ediyor. Süphesiz bu alanda uluslararasi kuruluslarin simdiye kadar yaptiklari calismalar yol gösterici; ancak, cevresel sorunlarin tarihi gelisimi ve bugün gelinen kritik noktanin özellikle düsünsel boyutlariyla birlikte ele alinmasi da, sorunlarin kaynagina inerek cözüme ulasmak acisindan hayati bir öneme sahip. Elinizdeki kitap, cevre sorunsalina yönelik tüm bu unsurlari ele alarak, icinden cikilamayan bu krizin cözümüne yönelik olanaklari gün yüzüne cikariyor. Hazal Ilgin Bahceci Basarmak
