
Rastlanti ve Zorunluluk
Versandkostenfrei!
Versandfertig in über 4 Wochen
10,99 €
inkl. MwSt.
PAYBACK Punkte
5 °P sammeln!
1965 yilinda Nobel Tip ödülünü kazanan Monod hic kuskusuz caginin ilerisinde bir yazar. Keskin bilim adami zekasiyla, sadece kendi alani olan biyoloji üzerine degil, felsefe ve toplum bilimleri alaninda da yillar sonra dogrulanacak öngörülerde bulunur kitabinda. Monodya göre, Homo Sapiensin ortaya cikisindan bile geriye giderek, insanligin cocukluk yillarina uzanan animist görüsler, modern insanin ruhunda halen canli ve köklesmis haldedir. Nesnel bilginin neden hala özgün gercekligin tek bilgi kaynagi olarak görünmedigini sorgulayan Monod, bilim düsmanligini modern toplumlarin...
1965 yilinda Nobel Tip ödülünü kazanan Monod hic kuskusuz caginin ilerisinde bir yazar. Keskin bilim adami zekasiyla, sadece kendi alani olan biyoloji üzerine degil, felsefe ve toplum bilimleri alaninda da yillar sonra dogrulanacak öngörülerde bulunur kitabinda. Monodya göre, Homo Sapiensin ortaya cikisindan bile geriye giderek, insanligin cocukluk yillarina uzanan animist görüsler, modern insanin ruhunda halen canli ve köklesmis haldedir. Nesnel bilginin neden hala özgün gercekligin tek bilgi kaynagi olarak görünmedigini sorgulayan Monod, bilim düsmanligini modern toplumlarin ruh hastaligi olarak tanimlar. Monodya göre, ilk insanlardan bu yana binlerce yildir animist düsünceler hakimdir. Monodnun kitabindaki elestiriler güncelligini korumaktadir. Modern toplumlar bilimin kesfettigi zenginlikleri ve gücleri coktan kabul ettiler; fakat bilimin en derin mesajini dinlemediler Bilime borclu oldugu tüm zenginliklerin keyfini sürerken, toplumlarimiz bilim tarafindan bütünüyle cürütülmüs deger sistemlerini yasamaya ve ögretmeye devam etmektedir. Modern toplumlardaki bu ikiyüzlülüge dikkat ceker Monod. Bir yandan bilimin sagladigi bütün olanaklari kullanirken, öte yandan bilimden cikan mantiksal sonucu, maddenin kendiliginden rastlantisal macerasinin getirdigi sonucu, özetle bu evrenin bizim icin tasarlanmadigi sonucunu kabul etmek istemiyor insanlar. Bilimin bu soguk katiligi onlari rahatsiz ediyor. Insanlar inanmak istiyorlar, hayatlarinin bir anlami olmasi geregine olan inanc insanlari rahatlatiyor.