
Keyfin Emegi
Versandkostenfrei!
Versandfertig in über 4 Wochen
16,99 €
inkl. MwSt.
PAYBACK Punkte
8 °P sammeln!
SAMO TOMSIC, Slovenyadaki Ljubljana Üniversitesinde felsefe egitimi aldi ve 2008 yilinda doktorasini tamamladi. Arastirma alanlari arasinda siyaset felsefesi, yapisalcilik ve postyapisalcilik, elestirel teori, epistemoloji ve teorik psikanaliz yer almaktadir. Almanyaya tasinmadan önce Slovenya Bilim ve Sanat Akademisi Bilimsel Arastirma Merkezinde Ljubljana, 2003-2010 ve Jan van Eyck Akademisinde Maastricht, 2009-2010 calisti. Daha sonra Berlin Humboldt Üniversitesi Alman Edebiyati Enstitüsünde Alexander von Humboldt bursiyeri 2011-2013 ve Humboldt Üniversitesinin Image Knowledge Gestalt...
SAMO TOMSIC, Slovenyadaki Ljubljana Üniversitesinde felsefe egitimi aldi ve 2008 yilinda doktorasini tamamladi. Arastirma alanlari arasinda siyaset felsefesi, yapisalcilik ve postyapisalcilik, elestirel teori, epistemoloji ve teorik psikanaliz yer almaktadir. Almanyaya tasinmadan önce Slovenya Bilim ve Sanat Akademisi Bilimsel Arastirma Merkezinde Ljubljana, 2003-2010 ve Jan van Eyck Akademisinde Maastricht, 2009-2010 calisti. Daha sonra Berlin Humboldt Üniversitesi Alman Edebiyati Enstitüsünde Alexander von Humboldt bursiyeri 2011-2013 ve Humboldt Üniversitesinin Image Knowledge Gestaltung arastirmasinda arastirma görevlisi 2014-2018 olmustur. Calismalarini Humboldt Üniversitesinde Matters of Activity adli bölümde sürdürmektedir. Görüntü, Mekan, Malzeme 2019dan beri. Nürnberg Güzel Sanatlar Akademisinde misafir profesör 2019-2021 ve Münih Güzel Sanatlar Akademisinde misafir ögretim görevlisi 2015- 2016 olarak görev yapmistir. Ayni zamanda 2015ten beri Berlin Humboldt Üniversitesi Kültür Tarihi ve Teorisi Bölümünde ders vermektedir. Samo Tomsic üzerinde simdiye dek uzlasmaya varilamamis birden fazla alana egilerek oldukca yeni cözümler üretiyor Bunlardan ilki psikanalizle politika arasindaki, kritikle klinik arasindaki iliskinin ne olabilecegi seklinde formüle edilebilir. Aslinda bu cabanin baska bir versiyonu, ama tamamiyla Tomsicin cabasindan uzak bir bicimi, Freuddan hemen sonraki kusakta, Fenichel, Erich Fromm ve sonradan psikanalitik camiadan tamamiyla aforoz edilecek olan Reich gibi Freudcu-Marksistler tarafindan ortaya konulmustu. Onlar daha cok yabancilasmanin ilga edilmesinin yeni türde bir özneye yol acacagi yönünde, biraz kestirme ve epeyce yüzeysel kacan bir görüse sahiptiler. Tomsic ise yabancilasmanin öznenin en kalbindeki noktaya temas ettigini, hatta onu kurdugunu tespit ederek ise basliyor. Aslinda bu görüs, toplumsal olanin bireysel olan ile sahte bir karsitlik icine sokulup, psikanalizin bir tür psikoloji olarak görülüp reddedildigi baglami da olusturuyor. Tomsic psikanalize yönelik direncin, psikanalizin tam da özneyi ve toplumu kuran en kritik alana dokundugu icin örgütlü bir sekilde karsisina dikildigini pek cok örnekle gösteriyor. Bunu calismaemek kavramini sorunsallastirarak yapiyor, yani öznede bir tarafta sahsipsikolojik olan diger tarafta nesneltoplumsal olan diye ayristirilabilecek bir seyin olmadigini ya da bunu yaparsak kapitalizme direnis olanagini elimizden kaciracagimizi iddia ediyor. Özgür Ögütcen Elinizdeki bu kitap kapitalizme direnisin, kimlik politikalarinin ötesine gecerek, nasil örgütlenebilecegini ve bunu yaparken psikanalizin nasil katkilar sunabilecegini esi görülmedik bir bicimde ortaya koyuyor. Tomsic bu acidan, Hegel, Marx, Freud ve Lacana uzanan cizgide yeni bir özne teorisyeni olarak görülebilir. Kapitalist Bilincdisinin yazarindan, arzu ile kapitalizm arasindaki kesisime dair, yeni bir libidinal ekonomi teorisi. Keyfin Emegi, Sloven filozof Samo Tomsicin 2015 tarihli Kapitalist Bilincdisi kitabinda basladigi kapitalizm ve psikanaliz arasindaki baglantilari kesfetmeye devam ettigi, onun essiz katkisini gözler önüne seren cok önemli bir calisma. Bu yeni metinde Tomsic, özellikle Jean-Francois Lyotard tarafindan önerilen arzu ve kapitalizm arasindaki kesisme noktasi olan libidinal ekonomi kavramina odaklanarak ekonomi politigi tartismak icin psikanalizin belli basli kavramlarini elestirel bir sekilde gözden geciriyor. Marksist ve Freudcu-Lacanci düsünceyi Aristoteles ve Adam Smithin felsefeleriyle karsilastiran Tomsic, modernite caginda politik ve ekonomik teorinin narsisizmden ziyade yabancilasmanin itici gücünü yansitmasi gerektigini öne sürüyor. Bunu akilda tutarak, Tomsic ayni zamanda emek ve direnis sorunlarini ve bunlarin geleneksel bir libidinal ekonomi anlayisinda sunduklari psikanalitik cikmazlari da analiz ediyor Keyfin Emeginden Alintilar Lacanin formülasyonunda ilginc olan sey, sorunsal egemenlik iliskileri ve onlar tarafindan sürdürülen sömürünün sakli kalacagi inancini reddetmesidir. Oradalar, göz önündeler, efendinin söylemi ne oldugunu veya ne istedigini saklamiyor. Sakli kalan sey sömürü ve keyif arasindaki baglanti, keyif üretimi araciligiyla egemenlik iliskilerinin yeniden üretimidir. Esitsizlik, adaletsizlik ve sömürüyü üreten toplumsal yapilar kati bir sekilde belirlenmis öznel keyif tarziyla kombine bir sekilde gelirler; dolayisiyla, keyif asla saf bir sekilde öznel öznenin özel meselesi veya iradi öznenin özel secimi degildir. Görünüsteki özel keyiflerinde özneler sistem icin calisirlar. Böylece, psikanaliz güc-keyif sömürücü bagini aciga cikarmistir. Emek ve keyif arasindaki iliskiye asagida bircok vesileyle geri dönecegim. Fransizca caché kelimesinin Latince etimolojisi söylem ve keyfin istemsiz ve müdahaleci özelligine elestirel bir bakisa elverir coactus kompulsiyon, zorlanti, sinirlanim, zorlama, baski. Söz konusu sakli hakikat dolayisiyla söylemin temel bir özelligini ilgilendirir tekrarlama zorlantisi, dilbilimsel ve ekonomik yapilarin kuvveti ve öznenin düsünceleri ve eylemleri üzerindeki belirleyici gücleri. Freudcu bilincdisi kavrami konusan varlikta söylemin bu zorlantili islevselligini teorize etmeyi amaclamaktadir. Buna uygun olarak analitik klinik söylemsel zorlantinin zarar verici sonuclariyla veya zorlanti olarak söylemle ugrasir. Burada psikanaliz sonradan kimlik politikasi partizanlari tarafindan da üstlenilen ikinci dalga feminizmin ünlü sloganinda önemli bir kirilma yaratir Kisisel olan politiktir. Psikanaliz, bir politik grubu digerinden ayiran pozitif bir öznel kimlikten yola cikmak yerine, politik olana, söylemsel zorlantinin sonucu olan evrensel bir hasari aciga cikararak dalar. Freud semptomda veya daha genel olarak hastalikta klinik olgunun görünüsteki tekil özelligi ile egemen sosyoekonomik düzen veya kültürel kosullarin sorunsal özellikleri arasinda belli bir baglanti kaydeder. Politik olan, artik evrensel özneligin varsayimsal soyut bir figürü askin özne, bilinc, homo oekonomicus, homo legalis, iletisim öznesi vb. ya da belirli bir kimlik perspektifinden incelenmemektedir. Bu perspektiflerin her biri en nihayetinde keyfin söylemi olmayan bir söylem kurgusu icinde sikisip kalir. Bunun yerine, Freud ve Lacan özneligi, elestirel ve klinik calismalarinda bir toplumsal semptom statüsü edinen hasarlanmis öznelik bakis acisiyla incelerler. Lacanin bazen belirttigi gibi bilincdisi politiktir. Bu öncelikle ve baslica bilincdisinin öznesinin politikanin öznesi olarak taninmasi gerektigi anlamina gelir. Psikanalitik klinik asla klinik olgunun tekilliginde kapanmiyorsa ve onun yerine daima politik olan icinde acilmis durumdaysa, o zaman teorik ve pratik dersleri dogrudan dogruya tüm öznelerin ortak negatif zeminlerini ilgilendirir. Baska bir sekilde söylemek gerekirse, Marx icin bireyler, kapitalist üretim bicimini sürdüren soyutlamalarin sahislasmalari, ekonomik kategorilerin sahislasmalari, belirli sinifsal iliskilerin ve cikarlarin tasiyicilari ise, Freud ve Lacan icin ayni bireyler yapisal islev bozuklugunun ve celiskinin sahislasmalaridir. Semptomlari toplumsal cerceveden asla kopuk degildir ve görünüsteki sahsi izdiraplari her zaman sosyoekonomik kosullarin belli bir hakikatini dile getirir.