
Felsefe Yazilari
Versandkostenfrei!
Versandfertig in über 4 Wochen
10,99 €
inkl. MwSt.
PAYBACK Punkte
5 °P sammeln!
Bu yazilar, Marxciligi, bir dogma degil bir yöntem olarak ele almak isteyen bir düsünce cabasinin ürünleridir. Amac, Osmanli-Türk toplumunun gerceklerini, resmi tarih ve ideolojinin ötesine gecerek ve bunlarin ic yüzlerini ortaya dökerek aciklamaktir. Dolayisiyla, bu yazilarda, yabancilasma Asya-tipi Üretim Tarzi gibi kavramlara gönderimler vardir. Bunlarin yani sira ve bunlara bagli olarak bizde, bireyin Batidaki bireyden nasil ve neden farkli oldugu üzerinde durulmustur. Ayrica, cesitli Bati düsünce akimlari, bunlarin felsefesiz bir toplumla iliskileri ve nasil özümlendikleri...
Bu yazilar, Marxciligi, bir dogma degil bir yöntem olarak ele almak isteyen bir düsünce cabasinin ürünleridir. Amac, Osmanli-Türk toplumunun gerceklerini, resmi tarih ve ideolojinin ötesine gecerek ve bunlarin ic yüzlerini ortaya dökerek aciklamaktir. Dolayisiyla, bu yazilarda, yabancilasma Asya-tipi Üretim Tarzi gibi kavramlara gönderimler vardir. Bunlarin yani sira ve bunlara bagli olarak bizde, bireyin Batidaki bireyden nasil ve neden farkli oldugu üzerinde durulmustur. Ayrica, cesitli Bati düsünce akimlari, bunlarin felsefesiz bir toplumla iliskileri ve nasil özümlendikleri ya da özümlenmedikleri de bu yazilarin ele aldigi sorunlar arasindadir. Bir baska önemli sorun, insanin ancak felsefeyle insan-olabilecegi sorunudur. Eger insanoglunun temel varligi düsünceyse, felsefenin edindigi formlar insanin hangi asamada oldugunu ortaya dökmek zorundadirlar. Bundan ötürü, ancak düsünce ve kültürle belli bir asamaya varilabilecegi ve tepeden inme sekilsel politik reformlarla insansal icerigin köklü bir degisiklige degil, Tanzimat ve Cumhuriyet dönemlerinde görüldügü gibi, ancak gülünc bir kilik degisikligine ugratilabilecegi de bu yazilarda ileri sürülen tezler arasinda yer almaktadir. Tadimlik Sosyalizm Teorisi ve Mülkiyet Sayin Profesör Cahit Tanyol, 31 Ekim 1962 tarihli Yön dergisinde Türkiyede Mülkiyet Meselesi adli bir makale yayinladi. Profesör bu yazisinda Marksin mülkiyet anlayisina dokunuyor. Ama daha önce Marksin felsefesi konusunda yaptigi yanlislarin yeni bir örnegini veriyor. Türkiyede mülkiyetin özel bir yapisi oldugunu kanitlamaya girismeden önce, Marksin mülkiyet konusunda neler düsündügünü dogru bir bicimde özetlemesi gerekirdi. Oysa sayin Tanyolun Marksci devlet nazariyesinin kurucusu olan Marksa göre de, mülkiyet, emektir dedigini görüyoruz. Önce sunu belirtmek gerekir. Marksin gözünde mülkiyet bir baglantidir. Yani toplum icindeki insanlarin, üretim araclari ile aralarindaki baglantidir. Tarih gelisimi icindeki insanlarin, üretim araclari ile aralarindaki baglantidir. Tarih gelisimi icinde bu baglanti cesitli bicimlere girdigi ve cesitli muhtevalari dile getirdigi icin mülkiyeti, tek bir terimle Tanyolun taniminda emek terimi ile aciklamak kabil degildir. Mülkiyet Marksa göre belli bir tarih asamasinda emekle ayni sey oldugu halde, baska bir asamada emekten büsbütün uzaklasir ve bir takim insanlarin karsiligi verilmis emegi kendilerine maletme hakki olarak belirir. Marks bu konuda söyle diyor Baslangicta, mülkiyet hakki, insanin kendi emegi üzerine temellenmis gibi görünüyordu. Daha dogrusu esit haklara sahip meta üreticilerinin biri ötekinin metaina sahip olmak istedigi zaman, kendi metaini elinden cikarmak zorunda kaldigi ve elinden cikardigi bu metai ancak emegiyle yeniden ortaya koyabildigi bir ortamda mülkiyetin, emek üzerine temellendigi varsayimini faraziyesini kabul etmemiz gerekiyordu. Oysa kapitalizmin daha sonraki gelisiminde, mülkiyetin, kapitalist bakimindan, karsiligi verilmemis emegi ve bu emegin ürününü kendine mal etme appropriation haline girdigi ve isci bakimindan da kendi ürününü kendine mal etmeme halinde belirdigini görüyoruz. Mülkiyetin emekten ayrilisi, mülkiyet ve emegin özdesliginden ayniyetinden dogan kanunun zorunlu bir sonucu halinde ortaya cikmistir. Capital, C.I., s. 639-640, Modern Library Demek ki sayin Tanyolun sözünü ettigi mülkiyet yani Marksa göre kapitalist düzende üretim araclarinin özel mülkiyeti, karsiligi verilmemis emegi kendine mal edinme hakkidir ve bu hak, hukuk tarafindan müeyyidelestirilmistir.. Yani Marksa göre kapitalist düzendeki mülkiyet, üretim araclarini ellerinde tutanlarin, baskalari tarafindan ortaya konan ürünü kendilerine mal etme hakkindan baska sey degildir. Yukarida gördügümüz gibi, Marks, kapitalist üretimin temeli olan meta üretiminden önce kendi üretim araclari ile ürün ortaya koyan ve bu ürünleri baskalarinin kendi üretim araclari ile ortaya koyduklari ürünlerle degistirenlerin yani zanaat üretimi yapanlarin mülkiyetini emekle tanimlayabiliriz, demektedir. Ama yine Marksa göre, zanaat üretiminin yerini kapitalist üretim aldikca, yani meta üretimi asamasina geldikce, bu üretimin kacinilmaz sonucu olan artik degerin ortaya cikisi ile, iscinin karsiligi verilmemis emeginin kapitalistin cebine girmesi mülkiyet ile ayni sey olmus yani özdeslesmistir. Capital, C.I., s. 634-644, Modern Library Sayin Tanyol, bu makalesinde de Marksin felsefesine dokunarak söyle diyor Bir cok sosyalist yazarlar, Marks felsefesinin temelini teskil eden diyalektik materyalizmi, Hegel felsefesini tersine cevirmekle aciklarlar. Herkesin bildigi bu gercegi aciklayan, sosyalist yazarlardan önce Marksin kendisidir. Marks, tarihi maddecilik ile ilgili bütün el kitaplarinda yer alan su cümleyi, Kapitalin önsözünde yazmistir Benim diyalektik metodum, Hegelin metodundan farkli degildir sadece. Hegel metodunun tam karsitidir. Hegele göre insan kafasinin yasama-süreci, yani, düsünce süreci dedigimiz sey, Hegel bunu ideterimiyle dile getirir ve bagimsiz bir özne gibi ileri sürer gercek dünyanin yaraticisi ve sekillendiricisidir. Ona göre gercek dünya, idenin fenomenler icinde dile gelen dis bir biciminden baska bir sey degildir. Bunun tam tersine, ben düsünce dünyasi dedigimiz seyin, gercek dünyanin insan zihni tarafindan yansitilmasi ve düsünce bicimine getirilmesinden baska sey olmadigini ileri sürüyorum Ibidem s. 25. Sayin Tanyol Marks felsefesinin temelini teskil eden diyalektik materyalizm diyor. Marksin felsefesi, acaba diyalektik materyalizm denilen görüs ile bir tutulabilir mi Marksin hic bir eserinde diyalektik materyalizm sözünün gecmedigine, sayin Tanyolun dikkatini cekmek isterim. Profesör Tanyol, yine ayni yazisinda, servetin ana kaynagi olan toprak mülkiyeti yerine, üretim vasitalarinin mülkiyeti gecmistir diyor. Markscilik, topragi da üretim araclarindan sayar. Bu bakimdan topragin mülkiyeti, üretim araclarinin mülkiyetinden farkli degildir. Yani topragin mülkiyeti, üretim araclarini teskil eden ögelerden birinin mülkiyeti demektir. Sayin Tanyolun mülkiyetten söz ederken sahsi mülkiyet,